Tekvin ve Teklif Arasında Siyaset

Tahsin Görgün

Tahsin Görgün



1.

Siyaset, başkaları ile birlikte yaşamak zorunda olan insanların fert ve tür olarak kemalini aramasının makul yolu ve düzenini ifade eder. Bu düzen mahiyeti itibariyle tümel/küllî ise de insanların ve toplumların temessül kabiliyetleri tarafından belirlenen bir çerçevede gerçekleşir. Esas itibariyle yeryüzünde ortaya çıkan her düzen, bir cihetten ve belirli bir oranda aslî olanın belli belirsiz, açık veya örtük, doğrudan veya dolaylı bir şekilde tahakkukuna denk düşer. 

Nebevî hikmet, bu düzenin bir şahsın hayatında ve onun taşıdığı imkân ve kabiliyetlerin bir toplumda tahakkuku üzerinden, bu düzenin numune-i imtisalini/modelini teşkil eder. Tüm toplumsal düzenler ve tüm siyasetler, şu veya bu oranda, şu veya bu şekilde, şu veya bu cihetten bu modelden beslenir. Bilinen tüm medeniyetlerin din esaslı ve merkezli olması bununla alakalı olduğu gibi, belirli bir gücü eline geçiren her odağın kendisine dinî bir boyut katmaya çalışması, sivil din söylemleri gibi, aslî olana bir öykünme olarak anlamlıdır. Bu model mizan ve itidali temsil eder; insanların oluşturduğu düzenler ve sistemler, bu modelin bir veya birkaç cihetini esas kabul ederek, diğer cihetlerini ikinci dereceye veya üçüncü dereceye indirerek varlık kazanırlar. Dolayısıyla mevcut olan her düzen, aslî düzenin/hakikatin az veya çok dejenerasyonuna denk düşer. İnsanlık tarihi insanların hem ferdî hem de toplumsal cihetten bu aslî düzene yaklaşma ve uzaklaşma, ıslah ve fesadı cihetinden taayyünü ve temessülüdür.

Siyasetin nebevî hikmetle irtibatı, özünde insanın eksik bir varlık olması ve başkalarının desteği ile kendi varlığını sürdürebildiği gibi, kemalini de ancak bu şekilde elde etme imkânına kavuşması ile alakalıdır. İnsanın bedeni kadar ahlâkı da –daha farklı ifade ile maddî ve manevî boyutu– kendi dışındakilerin desteği ile kemale yönelme imkânını elde eder. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun