Berzah Olarak İnsan, Berzah Olarak Sinema

Enver Gülşen

Enver Gülşen



Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların en aşağısına indirdik.”1

 

İnsanın bütün macerası bir gerili ip2 üzerinde ayakta durmaya çalışmaktan ibaret. İpin bir ucu, kendisini en güzel şekilde yaratan Rabb’ine bakarken, diğer ucu, onu her türlü kire toza bulayan “çamura” bağlı. Bu büyük macerada insana düşen, ip üzerindeki konumunu, her defasında biraz daha “yukarı” taşımak için çaba sarf etmek. 

İnsanın neliği meselesi, insanlık tarihi boyunca düşüncenin, sanatın ve onlara rengini vermesi gereken dinin temel konusu olmuştur. İnsan, âlemle ve Allah ile nasıl bir ilişki içindedir? İbn Arabî’nin Füsûs’ul-Hikem eserinin Âdem fassındaki giriş cümleleri, insanı “bulma” maceramızda önemli bir yol feneri olabilir:

“Hak, sayısız güzel isimleri bakımından emrin tümünü içeren ‘kuşatıcı bir varlıkta’ isimlerini tek tek görmek ve o varlık vasıtasıyla kendi sırrının kendisine görünmesini istedi. Varlık ile nitelenmiş olması nedeniyle ‘kendisini görmek istedi’ de denilebilir; çünkü bir şeyin kendisini kendisi vasıtasıyla görmesi, ayna gibi başka bir şeyde görmesine benzemez. Aynada kişi kendisini, bakılan cismin yansıttığı biçimde görür. O yer olmadan ve kişi ona bakmadan önce, böyle bir biçim ortaya çıkamazdı. Bunun için Hak [isimlerini ya da kendisini görmek üzere] bütün alemi ruhsuz bir beden gibi yarattı. Âlem, tıpkı cilasız bir ayna gibi oldu.

İlahi hüküm şunu gerektirir: Hak bir yeri düzenlediğinde o yer, Hakk’tan gelen bir ruh kabul eder. Bu kabul, o şeye ruh üflemek [21 :91] diye ifade edilir. [Gerçekte] kabul, düzenlenmiş o surette, sürekli ve daimî tecelli akışını alma yeteneğinin ortaya çıkmasıdır. Bu akış sürekli ve kesintisizdir. O halde geride yalnızca [tecelliyi] kabul eden vardır ve o da Hakk’ın en mukaddes akışından meydana gelmiştir. Öyleyse [var olması emredilmiş] şey, başlangıcı ve bitişi itibariyle, bütünüyle O’ndan meydana gelmiştir. Emrin bütünü O’ndan başladığı gibi [yine] O’na döner [3:109, 2:210].”3

Demek ki insan, alelade bir varlık değil. Allah’ın isimlerini ve âlemi(n özetini) kendinde cem eden ve âlem aynasının cilâsı olma “yeteneğine” sahip olan bir varlık. Allah’ın, Sâd sûresi 75. âyette, meleklere “İki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir?” hitabına mazhar olan insan, bu özellikleriyle “halife” sıfatını hak eder. Melekler ya da başka bir varlık değil, insan...  




Makalenin devamını okumak için Abone Olun