Bağlantı ile İlişki Arasında ‘Bilgi’nin Zemini Nedir?

İhsan Fazlıoğlu

İhsan Fazlıoğlu



Daha önceki Teklif sayılarındaki yazılarımızda vurguladığımız gibi insan, Aslî Fâil’in var–kılma etkinliğinin bir uzantısı ve var–olanlar kümesinin bir üyesidir ki, bu durumu varlık bağı olarak adlandırmıştık. Ancak insan bir kez var–olduktan sonra, tüm bir var–kılma etkinliği ile var–olanları, daha genel bir deyişle; tüm gerçeklik kürelerini, idrâk eyleminin bir uzantısına dönüştürür ki bu durumu da bilgi bağı diye isimlendirmiştik. Bu tespitten hareketle insanın, kendi dâhil, her şeyle irtibâtını bilgi üzerinden kurabildiğine, kısaca bir ömür boyu her türlü gerçeklik küresindeki olgu ve olayları tercüme ederek yani bilgiye dönüştürerek kendine taşıdığına işaret etmiştik. Başka bir açıdan bu durumu, Tabiat’ın üzerinde kurulu Hayat’ta doğan insanın, ikisinin bir araya geldiği Tarih’te yaşayan bir var–olan olmasına bağlamıştık. Bu çerçevede bilgi (ve ilm), kök anlamlarının da imlediği gibi, insanın bizâtihi kendini hem birey hem de tür olarak var–kılma etkinliğinin bağlantısallığıyla ve var–olanlar kümesinin ilişkiselliğiyle irtibât kurması, yani bizâtihi kendini, bu bağlantısallığın bir bağına, bu ilişkiselliğin de bir iliğine dönüştürme etkinliğidir. Bu açıdan bakıldığında her çeşidiyle bilgi, beşerîlikten insanlaşmaya evrilmenin, akabinde de her türlü gerçeklik küresinin insancaya tercümesinin bir tür ilkesi olarak görülebilir. Mekân–zaman sahnesindeki diğer var–olanlar ise kanaatimizce, kendi doğal yerlerinde var–oluşlarını sürdürecek yeterli bilgiyle daha baştan donatılmışlardır. İnsan ise aklıyla kendi doğal yerini soru konusu kıldığından hem kend’öz’ünü kavrayacak hem de kend’oluş’unu sürdürecek bilgiyi sürekli üretmek zorundadır.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun