1.1
Allah, insanı terk etmemiştir. Allah’ın rahman ve rahim olması, bunu ifade eder. Allah, Müslüman olsun veya olmasın, insanları terk etmemiştir; onlara hep yakındır ve en yakındır. Allah’ın insanları terk etmemesinin bir tarafı, bedeniyle alakalıdır. İnsan, bedeni üzerinden/olduğu için fizikî âlemin bir parçası/devamıdır. Fizikî âlem için geçerli olan her şey, insan bedeni için de geçerlidir.
Fizikî âlem, birbirine bağlı bir şekilde büyük bir bütün/bütünlük oluşturur. İnsan bedeni de bu bütünün/bütünlüğün parçasıdır. Ama insanda bedenin dışında diğer bir boyut daha bulunmaktadır. Bu boyuta farklı isimler verilse de ben bu yazıda kabaca manevî boyut adını vereceğim. İnsanın manevî boyutu, insanın kendisi ve kendisine verilmiş olanlarla irtibat kurma imkânını sunar. Kendisi diğer insanlara ve mevcudata verilmiş olan insana, diğer mevcudat ve insanlar da verilmiştir. Bunu kavrama ve bu cihetten onlarla irtibat kurma imkânı, insanın manevî boyutunun daha farklı bir ifadesidir.
1.2
İnsanın özü vardır ve özü bağımlılığıdır. İnsanın bağımlı olmadığı hiçbir an bulunmaz/mevcut değildir/verilmemiştir. İnsanın bağımlılığını yok sayması, onu bağımsız kılmaz. Sadece hakikatin üstünü örter.
İnsanın ayırıcı hususiyeti, bağımlılıklarını yönetebilmesidir. İnsan, bağımlılıklarını yok edemez ama yönetebilir. İnsanın bağımlılığı da bu bağımlılıklarını yönetebilmesi de insana verilmiştir/mevcuttur. İnsan, kendisine verilenleri/mevcudatı/bulduklarını birbirleriyle irtibatlandırarak varlığını sürdürür.
İnsanın kendisi de mevcuttur/kendisini bulur/verilmiştir. İnsan, diğer mevcudata ve diğer insanlara verilmiştir. Diğer mevcudat da insanı bulur/diğer mevcudat için de insan bulunmuştur/mevcuttur.