Kapitalist Dünya Görüşü ve İslam

Ömer Türker

Ömer Türker



Dünya tarihinin belirli dönemlerinde hâkim olup bir olgu ve süreç haline gelmiş tüm medenî hareketler, insanların arzu ve umutlarını yönetme maharetine sahiptir. Bu mahareti yitirme süreciyle eş zamanlı olarak da dünya üzerindeki etkinliklerini yitirmeye başlarlar. Etkinlik boyutları farklı olsa da bu durum, İslam ve öncesindeki medeniyetler için geçerli olduğu gibi modern Batı medeniyeti için de geçerlidir. Arzu ve umutların yönetiminde medeniyetler yahut temeddün hareketleri arasındaki farklılıklar, metafizik kabuller, üretim ve tüketim araçları, haberleşme sistemleri, coğrafî şartlar ve tüm bunlara bağlı olarak alışkanlık ve adaba dönüşen ahlâkî ilkelere bağlı olarak değişir. Kuşkusuz arzu ve umutlar, bir çırpıda sayılması dahi mümkün olmayacak kadar farklı alanlara yani hayatın maddî ve manevî tüm yönlerine yayılır. Bununla birlikte her medenî harekette arzu ve umutların temerküz ettiği, dolayısıyla insânî ilgileri yöneten düşünce veya yaklaşımlar vardır. Diğer bir deyişle, tüm büyük medenî hareketler, bir şeyi maksimize etme üzerine kurulur. Ben bu yazıda kapitalizmin daha önceki dönemlerden farklılaşan ve yeni bir durum ve süreç olarak ortaya çıkmasını sağlayan ayrıştırıcı hususiyetini, dolayısıyla kapitalist zihnin temerküz ettiği noktayı, İslam medeniyetinin ayrıştırıcı hususiyeti temerküz ettiği noktayla karşılaştırmalı olarak ele alacak ve buradan hayata bakışımızla ilgili ahlâkî bir sonuca varacağım.  

Önce İslam ile başlayacağım fakat maksadım, İslam dinine dâir kuşatıcı bir anlatı sunmak değil. Bu sebeple İslam’ın bir din ve medenî hareket olarak odak noktasına işaret edeceğim.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun