Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu Kitabı Üzerine

Dursun Çiçek

Dursun Çiçek



Aydınlanma düşüncesi, sırf felsefî bir süreç değildir. Belki de felsefî süreç daha çok, varolagelen pratiğin sonucu olarak ortaya çıkar. Aydınlanma düşüncesi ve süreci eğer bir kavrama indirgenecekse bu rasyonelleşme olarak nitelenebilir.  

Tabiatta, insanda, dinde ve düşüncede tezahür eden yeni rasyonelleşme, hayatın tüm alanlarını kapsarken; karşı çıkılan Kilise de dâhil, araçsal olarak kullanılan Doğu’nun ve İslâm dünyasının bilgi kaynaklarını da tarihin dışına atar. Batı burjuvazisinin başını çektiği bu süreç, kendi iktisadî ve siyasî bağlamını da evrenselleştirerek tüm insanlığın yeni ilkeleri ve değerleri hâline getirmeyi umar.

Dinî bağlamını ağırlıklı olarak Calvin ve Luther’in, felsefî bağlamını Kant’ın, tarihi bağlamını Herder’in, estetik bağlamını Baumgarten’in şematize ettiği rasyonelleşme sürecinin iktisadî ve sosyolojik bağlamını da birden çok önemli düşünür belirler: Adam Smith, Karl Marx ve Max Weber bunlardan birkaçıdır.

Tüm bu düşünürlerin temel amacı, Aydınlanma sürecini tarihin sonu ve insanlığın ufku olarak kabul etmek, Aydınlanma değerlerini ve rasyonelleşmeyi de tüm insanlığı bir araya getirecek ve mutlu edecek evrensel ilkeler haline getirmektir. Bunun yanı sıra tarihi Batı/Avrupa merkezli yazmak, Avrupa’yı coğrafyanın odağı haline getirmek, bilim ve sanatı Avrupa’ya has kılmak, sözünü ettiğimiz temel amacın uzantılarıdır.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun