Açık Oturum: Amel

Teklif

Teklif



Görgün: Bismillahirrahmanirrahim. Bugün Teklif dergimizin yeni sayısının açık oturumu için bir araya geldik. Mevzumuz; fiil, buna amel de diyebiliriz, eylem de diyebiliriz, davranış da diyebiliriz; farklı farklı isimlendirmeler yapabiliriz… Her birisinin nüansları olsa da her halükârda hepsini biz fiille ifade edebiliriz. Fiil kavramı, bizi özellikle ilgilendiriyor çünkü içinde yaşadığımız dünya bizim muntazam ve mürettep fiillerimizden oluşuyor. Dolayısıyla tüm sorunlar ve çözümleri, bir noktada fiile götürüyor bizi; bu sebepledir ki fiil meselesini çözmeden, bilfiil bir varoluş düzeni oluşturmadan sorunları çözme imkânı yoktur. Bir taraftan bakıldığında, mesela Kur’ân–ı Kerîm’i dikkate aldığımızda, Kur’ân–ı Kerîm’de kullanılan farklı farklı insan fiillerini isimlendiren birçok kelime olduğunu görürüz ama bunlar arasında belki en merkezî olanı, kesb kavramı; kesbin de muhtelif kullanımları var. Ben Mu‘cem el–Müfehres’e baktığımda altmış yedi yerde kesebe fiilinin türevlerinin kullanıldığını gördüm. Orada en fazla dikkatimi çeken âyetlerden birisi, “leha mâ kesebet ve aleyha mektesebet”. Buradaki “kesebe” ve iktesebe” ayrımı, kendi başına çok esaslı bir mânâ inceliğini işaret ediyor. “Kesebe” ve “iktesebe”, sanki bizim bilfiil varlığımızı, varoluşumuzu ifade ediyor. Başımıza gelen ve gelecek olan şeylerin bizim fiillerimizle alakasını vurguluyor. İnsanların fiilleri, kasıt ve niyetleri ile alakalı; bireysel bir tarafı olmakla birlikte, bireysel olarak kalmıyor; başkalarını da ilgilendiriyor ve başkaları ile belirli bir birlikteliğin zemini ve parçasını oluşturuyor; tertip ve düzen kazandırıyor. Bizim bilfiil varlığımızın muntazam ve mürettep hali, dünya, medeniyet veya toplum olduğuna göre, o zaman nasıl oluyor da bizim eylemlerimiz, bir intizam ve tertip kazanıyor?.. İnsanların arasında ortaya çıkan intizam ve tertipler açıkça birbirinden farklı olduğuna göre, bu farklar nasıl ortaya çıkıyor? Bir taraftan baktığımızda bizim yürümek, nefes almak, elini kaldırmak gibi başkalarını gerektirmeyen hareketlerimiz olduğu gibi; konuşmak, sohbet etmek, bir şey anlatmak, bir şey alıp vermek gibi başkalarını da gerektiren fillerimiz var. Mesela konuşmak fiili, bir muhatabı iktiza ediyor; çünkü ancak birisiyle konuşabilirsiniz. Sonra bizim fiillerimizin tertip ve düzen kazanmasıyla birlikte en azından içinde yaşadığımız toplumu ve dünyayı düşündüğümüzde farklı farklı kurumlar, kurumların fiilleri, eylemleri de söz konusu oluyor. Bakıyorsunuz, bir meclis karar alıyor, aldığı karara yasa diyorlar. Diğer taraftan bir şirket, anonim şirket, onun yetkilileri olarak bilinen insanlar bir araya geliyor, bir karar alıyor ve toprak parçasını veya mülkiyete konu olan bir şeyi başka birisine devredebiliyorlar. Aynı meclis başka bir ülkeye savaş ilan ediyor vesaire… 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun