Bilimsel Bilginin İfadesinin Varlıkbilimsel Tabakaları

Teklif dergisinin bilgi konulu 9. sayısında dile getirildiği üzere bilgi hakkında konuşmak bizâtihi insan hakkında konuşmaktır ya da Hz. Ali’nin[k.v.]  dediği üzere ‘insan=bilgi’dir. Tabiat ile Hayat’taki her şeyle bir şekilde bilgi üzerinden ilişki kurulduğundan, ilişki kurulan gerçeklik küresine koşut biçimde bilginin de pek çok çeşidi vardır. Tarihî sahnenin belirli bir mekânı ve zamanında bilginin başına […]

Açık Oturum: Bilim

Fazlıoğlu: Bismillah… Bir önceki Teklif sayımız bilgiyle ilgiliydi. Devamı olarak bu sayıda bilimi konuşacağız. Teklif’in bilgi sayısında da ayrıntılı bir şekilde ele aldığımız üzere, bilginin çok çeşitleri var. Başına çok çeşitli sıfatlar getirebiliriz: Dinî, tarihî, toplumsal, doğal, matematik bilgi vb.  Şimdi üzerinde duracağımız ise ‘bilimsel bilgi’. Belki öncelikle ‘bilim’in bir sıfat olarak ‘bilgi’nin başına geldiğinde […]

Şâtibî’de Teklif

İnsanın dünyadaki varlığı, emaneti yüklenmesiyle, yani Allah’ı tanımayı ve O’nun hükümlerine uymayı kabul etmesiyle anlam kazanır. Bir başka ifadeyle insan, kendisine yönelik ilâhî hitabın getirdiği sorumluluğu üstlenmesi sayesinde insanlığını kazanır ve inkişaf ettirir. Âlimler, insanı, aklına ve irâdî seçimlerine dayalı olarak yükümlü kılma anlamına gelen teklif kapsamında yer alan hükümleri yorumlarken, onların gerekçelerinin ve gâyelerinin […]

Üniversite Ne ile Mükellef? Mektepten Memlekete Dönüşün Zamanı Geldi mi?

1. Üniversite, ait olduğu toplumun kendine ilişkin şuurunu temsil eder. Türkiye’de üniversite mevcut haliyle kurulurken, bir cihetten böyle bir şuuru/yönelişi temsil ediyordu: Garp medeniyetini üstlenmeye yönelmiş, medenî milletler arasında yer almaya niyetlenmiş olan Türkiye’nin, toplumu garp medeniyetinin başarıları ile tanıştırarak, modern dünyada, medenî bir şekilde yaşamayı öğretmek, üniversitenin vazifesi olarak belirlenmişti.  Bu vazife, verili şartlarda […]

Ne ile Mükellefim? Mükellefiyet Bireysel mi, Toplumsal mı?

1. Nesefi akaidine “ehl–i hakk şöyle dedi” şeklinde başlamaktadır. Burada iki kavram önemlidir, birisi hakk diğeri ehl. Hakikati söyleyebilmenin ön şartı, o hakikate inanan bir toplumun mensubu olmaktır; bu mensubiyet insana hakikatle irtibatını enfüsî bir tecrübe olmaktan çıkararak, iştirak üzerinden gerçekleşen yakîni temin eder. Toplum, bir vahdet cihetine istinad ettiği için, vahdet ciheti aynı zamanda […]

Siyaset ve Sorumluluk

Sorumluluk ahlâkî bir kavramdır. Bu kavramın siyasetle bağını tartışabilmek için, onun “moralpolitik” dünyadaki karşılığını ele almak gerekir. Siyaset Bilimi derslerinde, “Kurucu Baba” olarak anlatılan Aristoteles, siyaseti, özgür (köle olmayan–erkek) insanın, evinin dışına doğru adım attığı yerde başlatır. Bu adım çok belirleyicidir. Bu adımın atılmasıyla, polis’in “özgür” erkeği, âdeta bir âlemden yek diğerine geçiş yapmıştır. Geride […]

İlksel Teklif: Sorumluluğun ve Özgürlüğün İmkânı

1. Her ne olduysa özneler olarak kendimizi yeryüzüne konulmuş bulduk. Hakikatte, yeryüzüne konulmuşluk, var olmanın yükünü üstelik ihtiyârımız haricinde omuzlarımızda buluvermek anlamına geliyor. Bu yük, sırf mihnet olarak çekeceğimiz bir şey mi, yoksa nihayetinde taşımaktan memnuniyet duyacağımız bir şey mi? Esef mi etmeliyiz buna, yoksa şükran mı duymalıyız? Cevapta acele etmeyelim. Bilelim ki bu sorular […]

Teklifin Hakikati: İslam Düşünce Geleneğinden Hareketle Bir Değerlendirme

İslam düşünce geleneğinde teklifin dayanağının akıl olduğu hususunda ortak bir kanaat vardır. Tüm düşünürlere göre insan, bilen, bildiğinin farkına varan, idrâk ettiği şeyleri temyiz edip tanımlayabilen bir cevher olduğu için yaptıklarından sorumlu bir varlıktır. Fakat aklın sorumluluğun dayanağı olduğunda ortak olsalar da teklifin nasıl tahakkuk ettiği hususunda filozoflar ile kelam, fıkıh ve hadis gibi şer’î […]

Âlimlerin Mükellefiyeti Nedir?

Bir hadiste “Âlimler, nebilerin varisleridir” denir. Bu hadis, İslam ilimler geleneğinde âlimlerin tarihteki ve günümüzdeki sorumluluğunu oldukça özlü bir şekilde ifade eder. Zira Teftâzânî’nin Şerhu’l–Makâsıd’ın başında söylediği gibi İslam medeniyetinde ilimler, Kurân ve Sünnet ile yaşanan hayat arasındaki irtibatı tesis etmek üzere inşa edilmiştir. Teftâzânî hususen şer’î ilimlerin inşası için bu tespiti yapar ama aynı […]

Çeşitlilik Temelinde Üniversite Sistemini Yapılandırmak ve Geleceğe Hazırlamak

Giriş Türkiye’de üniversite hem beklentinin hem de eleştirinin en fazla olduğu ve ismi sıkça sorunlarla anılan bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. 1933 yılında Darülfünun’un İstanbul Üniversitesi’ne dönüştürülmesi ile başlayan reform sürecini daha sonra yapılan yasal düzenlemeler izlemiştir. 12 Eylül darbesi gölgesinde 1982 yılında çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu bütüncül ve sistematik değişikliğe uğramadan hala varlığını […]