Aydın Neyle Mükellef?
Aydın çoğu zaman bilme biçimlerindeki ayırt edici pozisyonlarıyla genel toplumdan ayrı bir yerde tutulmayı, ele alınmayı ve değerlendirilmeyi hak eder. Tarihsel yükleri, güncel temsilleri ve bildik dünyadaki özellikli yanları onları her zaman el üstünde tutulmaya zorlar. Öte yandan aydınlar sahip oldukları rol ve statüleriyle birbirlerinden net bir şekilde ayrılsalar da bu onun belli başlı mükellefiyetleriyle […]
İnsan Ötesi/Sonrası Çağda “İnsan”
İnsanlığı bir kıyamet senaryosunun eşiğine getiren pandemi süreci pek çok sorgulamayı beraberinde getirdi. Sosyal medyada tartışılan, karşısındaki iki ‘İbrahimî dinin’ temsilcisine, Budist rahibe sus işareti yapan hemşire görseli, metafiziği tamamen reddeden ve sorunu “tıbbî/bilimsel” çerçeveyle sınırlayan bir yaklaşımı ifade etse de covid 19, tıbba imanın sınandığı bir tartışmaya da zemin teşkil etti. Pek çok hastalığın […]
Debûsî’nin Teklif Teorisi’nin Temel Unsurları Vahiy-Akıl, Ehliyet ve Sebep
İslâm hukuk ve ahlâk teorisinde yükümlülüğün kaynağını ve tanımlanmasını izleyebileceğimiz kanallardan biri belki de en önemlisi fıkıh usûlü ilmidir. Fıkıh kurallar ilmi olup kurala şer‘î hüküm denir. Fıkıh usûlü esasen kurala yani hükme ulaşma yolunu teorik çerçevede konu etse de hüküm kavramının kendisini de analiz eder. Hüküm “Mükellefin fiiline ilişkin Allah Teâlâ’nın isteme, serbest bırakma […]
Siyaset ve İyi Yaşam
Siyaseti iyi fikrinden bağımsız düşünmek zordur. Bireysel hakların hukukî–kurumsal korunması, sosyal biraradalığın imkân ve gereklerinin âdil düzenlenmesi, toplumsal çatışma ve ayrışmaların yönetimi, kamusal yaşam etkinliği, meşru otoritenin güvenlik ve düzen tesisi, toplumsal değerlerin gerçekleştirilmesi gibi günümüzdeki farklı siyaset kavramsallaştırmaları, kendilerine özgü bir şekilde, insan için iyi yaşamın ne olduğuna ve nasıl gerçekleşebileceğine dair bir dizi […]
“Kalbinin Sesini Dinle”: Mutlu Olma Yükümlülüğünün Gölgesinde Duygular
Sosyal medyada dolaşırken “Klişeleri yıkıyor ve modayı insanı mutlu ettiği için seviyoruz” diye başlayan sponsorlu bir tweet önüme düştü.1 “Çünkü biliyoruz ki her kadın tarzıyla, tavrıyla kendi modasını oluşturacak” diye devam eden tweete bir reklam videosu da eşlik ediyordu. Video “kalite pahalı olurmuş”, “kışın beyaz giyilmezmiş”, “her modaya her desen yakışmazmış” gibi ifadeleri klişe olarak […]
Saf Aklın Dâhilinde Din
Ahlâkî bakımdan iyi bir yaratılışa sahip olan her insanın, iyilik ilkesinin rehberliğinde kötülük ilkesinin saldırılarına karşı hayat boyu devam etmesi gereken savaşı, ne kadar çabalarsa çabalasın, kötülüğün hâkimiyetinden kurtulmaktan daha büyük bir yarar sağlayamaz. Kazanabileceği en büyük ödül özgür olmak, “günah yasasının bağlayıcılığından kurtulup, doğruluk adına yaşamaktır.” Bununla birlikte, kötülük ilkesinin saldırılarına maruz kalmaya devam […]
Eğitim Üzerine
104. Din bahsinde çocukların eğitimine gelince ortaya çıkan ilk mesele çocuklara dinî düşüncelerin erken yaşlardan itibaren verilmesinin faydalı olup olmadığıdır. Eğitimle ilgili eserlerde bu bahiste pek çok şey yazılıp söylenmiştir. Dinî düşünceler her zaman bir ilahiyatı tazammun eder ve kendileri hakkında ve dahası dünya hakkında henüz bir şey bilmezken genç dimağlara ilahiyat nasıl öğretilebilir? Henüz […]
Toplumsallık, Tekillik ve Teklif
Evvela şunu belirtmem gerekir ki, her biri diğeriyle yakından ilişkili olan toplumsallık, tekillik ve teklifin şimdisi, busu ve burası ya da Hegelci ve Heideggerci anlamda “bu şimdi”si ve “bu burası” hala tecrübe etmekte olduğumuz salgın koşullarıdır. Başka bir ifadeyle, tartışmanın ikameti, şimdiyi ve burasını ya da daha da tekilleştirerek onu paradoksal bir şekilde aynı anda […]
Teklif Nedir?
Üstadımız Ebû Hâşim (rh.) Bedel’in bir yerinde şöyle demiştir: Teklif, külfet ve meşakkat barındıran bir fiilin mükellef tarafından yapılmasını irade etmektir. el–Askeriyyât’ta ise şöyle demiştir: Teklif, emredilen kişiye külfet barındıran şeyin emredilmesi ve irade edilmesidir. Bundan dolayı bir kimse yüce Kadîm’i (Allah’ı) mükellef kılmış olmakla nitelenemez ama ondan istemiş olmakla nitelenebilir. İstitaât’ın bir yerinde şöyle […]
Kara ile Ada Çatalı: Kalabalık Erdem mi; Issız Hakikat mi?
İbn Bâcce’nin (ö. 1139) Tedbîr el–mutevahhid, İbn Tufeyl’in (ö. 1185) Hayy b. Yakzân, ve İbn Rüşd’ün (1198) Fasl el–mekâl fîmâ beyn el–şerîa ve el–hikme min el–ittisâl ve diğer eserlerindeki fikirler hem felsefe–bilim tarihinde hem de modern/çağdaş çalışmalarda çok çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. Felsefe–bilim tarihinde bu üç düşünürün ana fikirlerine karşı en ciddi cevabı ise İbn Nefîs […]