Tekilleşme ve Ölümsüzleşme Çabası ve Mükellefiyet

“Ölümsüzlük” isteği, insanın “yok olmama” veya “hayattan tasfiye” olmama insiyakıyla arzuladığı kadîm bir duygudur. Bu duygunun varlığı; bizâtihi dinin, mitolojinin veya efsanelerin anlatımlarında görülür. Âdem ile Havva, İblis tarafından “ölümsüzlük ağacının” meyvesinden yemeye ikna edilmişlerdir. Gılgamış Destanı’nda arkadaşı Enkidu’nun ölümüyle ölümden ürken Gılgamış, ölümsüzlüğü aramış ve bulduğu ölümsüzlük otunu bir yılana kaptırarak “ölümsüzlük arayışını” başarısızlıkla […]

Kant, Kritik der Praktischen Vernunft

Alman felsefeci Immanuel Kant’ın 1788 yılında yayımladığı Kritik der Praktischen Vernunft (İkinci Kritik) kritik projesi kapsamında yazdığı üç temel eserden ikincisidir. Bu proje kapsamında Kant, Birinci Kritik olarak da anılan Kritik der reinen Vernunft adlı başyapıtını 1781 yılında ve Üçüncü Kritik olarak da anılan Kritik der Urteilskraft adlı eserini 1788 yılında yayımlamıştır. 1787 yılında Birinci […]

Hangi Hâdiseye Sadıksınız?

İnsan, olması gereken ile olanın çakıştığı anda var olur, varlık kazanır. Böyle bir ânı ömrü boyunca yaşayabilirse bahtına şükreder. Yaşayamazsa hep o ânı, o anda yaşayanları anar. O anda kendisini dolaysızlığı ve zorunluluğu ile açan varlığa katılabilmek için ne gerekiyorsa onu yapar. Bir ümmeti ümmet kılan, bir milleti millet kılan, bir cemaati cemaat kılan tüm […]

Matematiksel Nesnelerin Varlığı: Platoncu Gerçekçilik ve Eleştiriler

Çalışan matematikçi hafta içi Platoncu, hafta sonu ise biçimcidir. Hafta içinde, matematik yaparken, nesnel bir gerçekliğin özelliklerini belirlemekle uğraştığına kanî olmuş bir şekilde Platoncudur. Hafta sonlarında ise, gerçekliğin felsefî bir izahını vermek sorunu ile karşı karşıya kaldığında, en kolayı bu gerçekliğe inanmıyormuş gibi yapmaktır. Biçimci rolünü oynar ve matematik anlamsız bir oyunmuş gibi davranır. —Reuben […]

Süreç ve Gerçeklik

Süreç ve Gerçeklik (Process and Reality), deneyimin klasik yorumunu Platon ve Aristoteles köklerinden hareketle modern felsefenin Descartes–Kant çizgisine kadar ne gerçekçilikten ne de idealizmden vazgeçerek bilfiil varlıkları anlamanın, kavramanın imkânını genişleten yeni bir metafizik ve ontoloji teklifidir. Aynı zamanda Antik Yunan’dan itibaren farklı bağlamlarda ele alınan organizma felsefesini önceler ki, bunu, cansızı da oluşla ve […]

Hakikat Meselesi

1. Bugün ve burada hakikati bir mesele olarak müzakere etmemiz, mesela 15. yüzyılda Şerhü’l–Akaid’e hâşiye yazan âlimlerimizin eşyanın hakikati sabittir ve bunların bilgisi tahakkuk etmektedir tezini açıklamalarından veya Mu’tezili âlimlerin, akıl sahibi varlıklarının ilk vazifesinin marifetullah anlamında hakikati araştırmak olduğu tezi etrafındaki müzakerelerden esas itibariyle farklılık arz ediyor. Benzer bir şekilde bizim soru/n/umuz Molla Câmi’nin […]

Gerçeklik ve Kurgu Arasında Dil

Arap dilbilim tartışmaları Kur’ân–ı Kerîm’in “Arabiyyûn mübîn” ifadesi doğrultusunda daha başlangıçtan itibaren teolojik bir zeminde varlık bulmaya başlamış, bilahare lahnın, yani dildeki doğal konuşma biçimini ifade eden selîkadaki bozulmanın, Kur’ân ayetlerine sirayetiyle, bu dilsel etkinlik, teolojik zeminle olan ilişkisini daha da güçlendirmiştir. Bu çerçevede dilin kurallarının tespiti öncelikli bir sorun olarak, Kur’ân’ın dilsel yapısına yönelik […]

Hans–Georg Gadamer, Hakikat ve Yöntem

Gadamer’in 1960’da yayınlanan başyapıtı Hakikat ve Yöntem’in (Wahrheit und Methode) temel gayesi, başlığın da ifade ettiği gibi, sosyal bilimlerin yöntemlerinde hakikat fikrine yeniden yer verebilmektir. Kesinlik arayışından dolayı, özellikle modern dönemde yöntemsel yaklaşımlar nesneyi öznenin tahakkümüne indirgemiştir. Gadamer’in burada amacı, Heidegger’in gölgesinde kalan bazı okumaların îma ettiği gibi, doğrudan her tür yönteme karşı çıkmak yerine, […]

Dijital Söylemde Bütünsüz Parçalara Anlam Verme

Bilindiği gibi İbn Sînâ, hariçte, zihinde, dilde ve yazıda olmak üzere dört varlık mertebesi belirler. Daha sonra klasikleşmiş bu tasnife göre lâfızlar, bu varlık mertebelerine denk bir şekilde şey, tasavvurât, elfâz ve kitâbet olarak sınıflandırılır. Fakat çağdaş dijital söylem çalışmalarına bakınca bu dört mertebeye bir yenisini eklemek gerekir: sözlü yazı. Dijital dünyadaki metinler, her ne […]

Sinema ve Resimde Hakikat

Her varlık ve gerçeklik düzeyi kendi ait olduğu ontolojik zeminde vücut bulur.   Varlık ve gerçeklik düzeyleri arasındaki ilişkiye işaret eden teşbih, hiçbir varlığı ve gerçeklik düzeyini kendi ontolojik zemininde açıklamaz. Teşbih ve mecaz bir ilişki kurma biçimi ve düzeyidir. Tıpkı oluşun, sadece varlığın belirli bir gerçekleşme düzeyine işaret etmesi gibi. Düşüncenin teşbih ve mecaza […]