Hangi Hâdiseye Sadıksınız?

İnsan, olması gereken ile olanın çakıştığı anda var olur, varlık kazanır. Böyle bir ânı ömrü boyunca yaşayabilirse bahtına şükreder. Yaşayamazsa hep o ânı, o anda yaşayanları anar. O anda kendisini dolaysızlığı ve zorunluluğu ile açan varlığa katılabilmek için ne gerekiyorsa onu yapar. Bir ümmeti ümmet kılan, bir milleti millet kılan, bir cemaati cemaat kılan tüm […]

Şâtibî’de Teklif

İnsanın dünyadaki varlığı, emaneti yüklenmesiyle, yani Allah’ı tanımayı ve O’nun hükümlerine uymayı kabul etmesiyle anlam kazanır. Bir başka ifadeyle insan, kendisine yönelik ilâhî hitabın getirdiği sorumluluğu üstlenmesi sayesinde insanlığını kazanır ve inkişaf ettirir. Âlimler, insanı, aklına ve irâdî seçimlerine dayalı olarak yükümlü kılma anlamına gelen teklif kapsamında yer alan hükümleri yorumlarken, onların gerekçelerinin ve gâyelerinin […]

Kant, Kritik der Praktischen Vernunft

Alman felsefeci Immanuel Kant’ın 1788 yılında yayımladığı Kritik der Praktischen Vernunft (İkinci Kritik) kritik projesi kapsamında yazdığı üç temel eserden ikincisidir. Bu proje kapsamında Kant, Birinci Kritik olarak da anılan Kritik der reinen Vernunft adlı başyapıtını 1781 yılında ve Üçüncü Kritik olarak da anılan Kritik der Urteilskraft adlı eserini 1788 yılında yayımlamıştır. 1787 yılında Birinci Kritik’in ikinci baskısına yazdığı önsözde —o […]

Kara ile Ada Çatalı: Kalabalık Erdem mi; Issız Hakikat mi?

İbn Bâcce’nin (ö. 1139) Tedbîr el–mutevahhid, İbn Tufeyl’in (ö. 1185) Hayy b. Yakzân, ve İbn Rüşd’ün (1198) Fasl el–mekâl fîmâ beyn el–şerîa ve el–hikme min el–ittisâl ve diğer eserlerindeki fikirler hem felsefe–bilim tarihinde hem de modern/çağdaş çalışmalarda çok çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. Felsefe–bilim tarihinde bu üç düşünürün ana fikirlerine karşı en ciddi cevabı ise İbn Nefîs (ö. 1288) er–Risâlet el–kâmiliyye fî […]

Bakara Sûresinin 143. Âyeti

و كذالك جعلناكم أمة وسطا لتكونوا شهداء على الناس و يكون الرسول عليكم شهيدا Bakara Suresi (2): 143 Meâl-i şerîfi: “Ve ey ümmet-i Muhammed! İşte böyle bir sırat-ı müstakime hidayet etmek suretiyle biz sizi vasat, merkez ve her tarafı denk, mu’tedil, hayırlı bir ümmet yaptık ki siz diğer nâs üzerine kavlen veya fi’len veya halen […]

Saf Aklın Dâhilinde Din

Ahlâkî bakımdan iyi bir yaratılışa sahip olan her insanın, iyilik ilkesinin rehberliğinde kötülük ilkesinin saldırılarına karşı hayat boyu devam etmesi gereken savaşı, ne kadar çabalarsa çabalasın, kötülüğün hâkimiyetinden kurtulmaktan daha büyük bir yarar sağlayamaz. Kazanabileceği en büyük ödül özgür olmak, “günah yasasının bağlayıcılığından kurtulup, doğruluk adına yaşamaktır.” Bununla birlikte, kötülük ilkesinin saldırılarına maruz kalmaya devam […]

Eğitim Üzerine

104. Din bahsinde çocukların eğitimine gelince ortaya çıkan ilk mesele çocuklara dinî düşüncelerin erken yaşlardan itibaren verilmesinin faydalı olup olmadığıdır. Eğitimle ilgili eserlerde bu bahiste pek çok şey yazılıp söylenmiştir. Dinî düşünceler her zaman bir ilahiyatı tazammun eder ve kendileri hakkında ve dahası dünya hakkında henüz bir şey bilmezken genç dimağlara ilahiyat nasıl öğretilebilir? Henüz […]

Yaratılmışların İktisabının Kısımları Hakkında

Bilin ki bunlar temelde iki çeşittir: Akıl sahibi mükellefin kesbi ve akıllı olmayanın kesbi. Akıl sahibi olanlar melekler, cinler ve (ehliyet bakımından) kısıtlı olmayan, ergenlik çağına ulaşmış insanlardır. Akıl sahibi olmayanlar ise hayvanlar, çocuklar ve bunama, akıl hastalığı gibi bir kısıtlılığı bulunanlardır. Bunların fiilleri ittifakla teklifin dışındadır; çünkü bunlar akıldan, temyizden, kulluğu algılama sıhhatinden ve […]

Meşru Hakların (Emanetin) İnsanın Üzerine Vâcip Olabilmesi İçin Gerekli Olan Ehliyet Hakkında Bab

Kadı (Ebû Zeyd ed–Debûsî) —Allah ona rahmet etsin—şöyle dedi: İnsanın, bazı hakların üzerine vâcip olmasına elverişli olarak yaratıldığı konusunda ihtilaf yoktur. Çünkü insan zimmet sebebiyle kendisine sorumluluk yüklenmesine ehildir. Zira vücûbun mevkii zimmettir. “Onun zimmetinde şu sabit oldu” denilir ve bir şeyin vâcip oluşu zimmetten başka bir şeye nispet edilmez. İnsan, zimmeti var olarak yaratılır. […]

Teklif Nedir?

Üstadımız Ebû Hâşim (rh.) Bedel’in bir yerinde şöyle demiştir: Teklif, külfet ve meşakkat barındıran bir fiilin mükellef tarafından yapılmasını irade etmektir. el–Askeriyyât’ta ise şöyle demiştir: Teklif, emredilen kişiye külfet barındıran şeyin emredilmesi ve irade edilmesidir. Bundan dolayı bir kimse yüce Kadîm’i (Allah’ı) mükellef kılmış olmakla nitelenemez ama ondan istemiş olmakla nitelenebilir. İstitaât’ın bir yerinde şöyle demiştir: Bu sebeple […]