Medeniyet Kavramının Serencamı

Medeniyet, XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren günümüze kadar sürekli gündemde olan bir kavramdır. “Medeniyet”, aynı zamanda bir Aydınlanma çağı kavramıdır ve sınıf mücadelesine dair bazı vurguları içinde taşır. “Medeniyet” kavramı, ikili bir hissiyatın kesişim noktasında ortaya çıkmıştır. Bir taraftan bir sınıfın kendi özelliklerini belirgin kılmaya, kendi hususiyetlerini vurgulamaya çalıştıkları bir kavramken; diğer taraftan XVIII. asrın Fransız […]

Dünya Tarihi İçinde Temeddün

Dünya tarihçilerinin gündemini meşgul eden en önemli meselelerden birisi de insan topluluklarının avcı–toplayıcı göçebe bir hayat sürerken neden ve nasıl yerleşik hayata geçip (temeddün) bugün bizim medeniyet dediğimiz olguyu ortaya koyduklarıdır. İnsanların yerleşik hayattan beklentileri neydi? Göçebe hayattan farklı olarak yerleşik hayatta neyi elde ettiler? Bu ve benzeri sorulara cevap ararken dünya tarihçileri –elbette bazı […]

Medeniyetin “Tarih Öncesi”

Her dini geleneğin bir tarih tasarımı bulunmaktadır. Kuşkusuz bu tasarımlar, ortaya çıktıkları çağın anlayışlarından önemli oranda etkilenirler. Müslüman tarihçiler de Kur’ân–ı Kerîm ve hadislerde verilen tarihi bilgileri merkeze alarak bir tarih kurgulamışlardır. Ancak hemen belirtilmelidir ki Kur’ân–ı Kerîm bir tarih kitabı olmadığı için kronolojik anlatılara pek yer vermez ve Eski Ahit gibi kronolojik bir tarih […]

Mükellefiyet, Ümmet ve Medeniyet

Son birkaç yüzyıl boyunca çok az kelime medeniyet kadar farklı kullanımlara, farklı anlamlara, hayranlık ve düşmanlık arasında gidip gelen farklı duygulara konu olmuştur. Bunun bir sebebi “medeniyet”in tarihsel süreç içerisinde farklı anlamları ifade eden eşadlı bir sözcük hüviyeti kazanması ve aynı sözcükle bazen birkaç farklı anlama işaret edilebilmesidir. Bu minvalde Mehmet Âkif için “medeniyet dediğin […]

Medeniyet Krizini Aşmak

Favorilere Ekle 1. Nerden başlayacağımıza, “bulunduğumuz yerden” cevabını verince nerede bulunduğumuzu belirlemek, sorunları tespit ederken de çözüm ararken de ön şart haline gelmektedir. Diğer taraftan muktezayı hale muvafık olmak, anlamlı sözün ön şartı olduğu için, hali kavramak, anlamlı bir söz söylemenin de ön şartı olmaktadır. Demek oluyor ki esas sorun, nasıl bir dünyada yaşadığımızla alakalı […]

İslam–o–Fobi Neyin Semptomu?

I. İslam–o–fobi veya İslam–korkusu, temeddün meselesinin merkezinde yer alan son derece önemli bir ruh hâlidir. Bu ruh hâlinin ortaya çıktığı arka planın anlaşılması, insanlığın medenîleşme sürecinde evrilmesi beklenen bir sonraki safhanın ortaya çıkabilmesi için anahtar konumundadır. Sosyolojik bir olgu olarak alındığında İslam–korkusu, özellikle çağdaş toplumlarda bir din olarak İslam’ın ve bu dinin mensuplarının bir korku […]

Temeddün ve Hâkimiyet

Klasik dünyanın siyaset düşünürleri toplumsal bir varlık olarak insan hakkındaki tahlillere, insanın tabiatı gereği medenî olduğunu ilke kabul ederek başlar. Yazılı kaynakları Antik Yunan’a kadar uzanan bu ilkedeki medenî kelimesi, insan fertlerinin varlıklarını idame ettirmek için mutlaka bir iş birliğine ihtiyaç duyduğunu ifade eder. Buna göre insanlar ancak hemcinsleriyle yeterli hale gelebildiğinden, zorunlu ihtiyaçların karşılanması […]

Beşer’den İnsan’a: Temeddün için bir sıfır noktası mümkün müdür?

Beşer–olmaklık’tan insan–olmaklık’a geçişin ideal sıfır–noktası temeddündür; temeddün yani bir–arada–yaşamak; toplumsal/ictimaî hayat; bir toplumsal gerçeklik küresi inşâ etmek… İdeal sıfır–noktasının mekânı ve zamanı, bu aşamada bir önemi hâiz değildir. Ayrıca temeddün, ilkece, şehir, kent, medine vb. kavramlarla da kayıtlanamaz. Bu kavramlar yalnızca temsil ve örneklik cihetinden bir anlam ifade ederler. Bu çerçevede temeddün, “akılla üretilen bilgi […]

Açık Oturum: Temeddün

Fazlıoğlu: Bismillah ve bihi nestaʻîn. Değerli dostlar, geçen sayımızda tedeyyün konusunu ele almıştık; bugün onun bir devamı sayabileceğimiz temeddün kavramı üzerinde duracağız. Temeddün derken medeniyet, kent, şehir, hadâret, umrân vb. pek çok kavram da gündemimize girecek. Kanaatimce beş ana çerçevede bu kavramı ele alabiliriz; birbirine içkin, girgin olduklarını unutmadan elbette: Kadîm anlamıyla yani Mezopotamya, Mısır, […]