Toplumsallık, Tekillik ve Teklif

Kamuran Gökdağ

Kamuran Gökdağ



Evvela şunu belirtmem gerekir ki, her biri diğeriyle yakından ilişkili olan toplumsallık, tekillik ve teklifin şimdisi, busu ve burası ya da Hegelci ve Heideggerci anlamda “bu şimdi”si ve “bu burası” hala tecrübe etmekte olduğumuz salgın koşullarıdır. Başka bir ifadeyle, tartışmanın ikameti, şimdiyi ve burasını ya da daha da tekilleştirerek onu paradoksal bir şekilde aynı anda tüm zamanlara ve mekânlara ait kılan “bu şimdi”yi ve “bu burası”nı veren salgın durumudur. Bu sebeple, toplumsallığın tüm kökensel başlangıç varsayımlarında olduğu gibi bir ölçüde muhayyel ve musavver olmak zorunda olan salgın koşulları, aynı zamanda onun diğer salgınlar veya benzer biçimlerde toplumsallıkla ilişkilenen kıtlık gibi durumlarla benzeşen tümel bir boyutta kalmamızı gerektirecektir. Yani burada zorunlu olarak tekilde tümeli —en azından tekildeki tümel boyutu— konuşmuş olacağız aslında. Peki, toplumsallık, tekillik ve teklifin “bu şimdi”si neden “bu salgın”dır? 

Bu soruyu cevaplamadan önce onun mümkün cevaplarını örten, dolayısıyla konumuza esastan bir katkısı olmayacağını düşündüğüm bir tartışmayı dışarda bırakmak istiyorum. Bu tartışma, salgının, iktidarın bir icadı, şu ya da bu sermaye biçimlerindeki muktedirlerin bir komplosu ya da politik alanın toplumsal alandaki bir tasarımı olduğuna, yani bir şekilde Foucaultcu bir bakışa irca edilen kelimelerle (söylemin düzeni) veya şeylerle (doğa/llaştırılan–bilim düzeni) zaten yerleşik toplumsal bir teklifin müesses ilişkilerini, gerekirliklerini ve sınırlarını tahkim eden bakışlardır ve ben yönünü çoktan tayin etmiş bu bakışlarla ortaya çıkan tartışmalara lehte veya aleyhte katılanları dışarda bırakacağım. Çünkü bu tür tartışmalar, isteyerek ya da istemeyerek bakışları toplumsal düzenliliklere ya da sosyo–politik yerleşik ilişkilere ait kılmakta ısrar ederek, yerleşik olmayan bir gerçekliği —en azından ancak tekillik durumunda görünürlüğü mümkün olabilen gerçekliği— çoğunlukla örterler. Böylece yerleşik toplumsallığı çözerek tekilleştiren tüm bakışları yerleşik olmayan yeni tekliflere açık halde ve belki de eşit mesafede yeniden kurmak isteyen salgının amacı —eğer bir amacı varsa elbette, belki de salgının yönelimi demek gerekir— gözden kaçırılmaktadır. O halde neden salgın? 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun