Fazlıoğlu: Bismillah ve bihi nestaʻîn. Değerli dostlar, geçen sayımızda tedeyyün konusunu ele almıştık; bugün onun bir devamı sayabileceğimiz temeddün kavramı üzerinde duracağız. Temeddün derken medeniyet, kent, şehir, hadâret, umrân vb. pek çok kavram da gündemimize girecek. Kanaatimce beş ana çerçevede bu kavramı ele alabiliriz; birbirine içkin, girgin olduklarını unutmadan elbette: Kadîm anlamıyla yani Mezopotamya, Mısır, Grek başta olmak üzere Akdeniz dünyasındaki tecrübesi bakımından; İslam kültürünün pratiği açısından; modern dönemdeki medeniyet–kültür ayrımını dikkate alarak; kapitalist sömürgeciliğin ve misyonerliğin bir çatı kavramı olarak kullanılmasını göz önünde bulundurarak... Son olarak da özellikle günümüzde big data dediğimiz algoritma çerçevesi içinde bireyin ve toplumun nicelleştirilmesi ve medeniyetin bir tür ilişkisellik sürecine indirgenmesi çerçevesinde. Elbette buna eklemeler yapılabilir; mesela medeniyet ve medenîlik, medeniyet ve nübüvvet ilişkisi ya da tarih içinde tek–anlamlı–kavramların kullanımının ürettiği farklı bakış açılarının yarattığı sorunlar açısından ele alabiliriz diye düşünüyorum; buyurunuz.
Türker: Hocam çok güzel özetledin. Senin söylediğin başlıklardan ilerleyebiliriz. O başlıklar içerisinde önceleyeceğimiz konuya dair bir şey söyleyelim, kelimenin etimolojisiyle başlamaya gerek var mı?
Fazlıoğlu: Bence etimolojiye girmeyelim. Çünkü bu konuda hem İngilizce hem Türkçe oldukça güzel metinler var. Hatta yeni yapılan doktora tezleri de mevcut. Tersi durumda yazma eserlere, nüshalara, matbu eserlere, bu konudaki birçok tartışmaya vb. bakmak zorunda kalacağız. Bir de lafzı, modern öncesi dönemlerde yok belki ama mefhumu, insanlıkla birlikte hep var. Kısaca yazılarımızda etimolojiye atıf yapalım ama ayrıntılara girmeyelim.
Üçer: Dergideki makalelerde ele alınacak bu husus.
Çiçek: Evet güzel yazı başlıkları tespit ettik.
Görgün: Eyvallah… Bence İhsan hocamızın uyarısı önemli. Kavramsal kelime/isimlendirme tartışmalarına hiç girmeyelim, ama bence kavramsal köken/varlık kısmını konuşabiliriz. Kavramsal derken, dil, yani adlandırma öncesi süreçler anlamında kavramsal boyutunu kesinlikle konuşalım.
Türker: O zaman şuradan başlayalım, İhsan hocamın söylediği başlıklardan da bir tanesiydi: Biz medeniyet kavramını modern dönemde, biraz da modern tarih yazımının etkisiyle, sıklıkla kullanıyoruz. Yani büyük siyasî, içtimaî ve iktisadî nizam kurmuş toplulukları ifade etmek ve dünya tarihinde bir dönem uzun erimli olarak hakimiyet kazanmış hatta bir dönem dünyada düşünen zihin olma payesini elinde bulundurmuş medenî hareketler için kullanıyoruz.
Çiçek: Daha çok ilerlemeci, gelişmiş süreçleri anlama ve anlamlandırma bağlamında kullanıyoruz yani.
Türker: Fakat klasik dönem kullanımında, İslam kaynaklarında, bilhassa İbn Haldun’u dikkate aldığımızda, mefhum olarak medenî hayat; ister siyasî, içtimaî ve iktisadî nizamı oldukça müesses bir şekilde gelişmiş olsun ister böyle olmasın şu veya bu şekilde insanların bir araya gelip tesis ettikleri topluluklar için kullanılıyor.