قَالَ رَحِمَهُ اللَّهُ عَلَى مَا أَنْعَم1
(عَلَى) kelimesi bi’tibâri’l–isbât (اَلْحَمْدُ لِلَّهِ) kavline müte’allık olup 2(أُثْبِتَ هَذَا الْحَمْدُ عَلَى إِنْعَامِهِ) mefhûmunda olur.3 (مَا) masdariyye olup mevsûle olmadığına delîl–i lafzî; mevsûlün âide ihtiyâcı hasebiyle (أَنْعَمَ بِهِ) takdîrinde olmak lâzım gelip halbuki (عَلَى مَا أَنْعَمَ) üzerine atfolunan (عَلَّم) kavlinde (مَا لَمْ نَعْلَمْ) mef’ûl olmak takrîbiyle bu takdîrin taazzür–i i’tibârıdır. Ve ammâ delîl–i ma’nevî; evsâf–ı Mün’im’den olan in’âm üzerine hamd nefs–i ni’met üzerine hamdden emken ü evceh olmasıdır ve mün’am bihden murâd hangi ni’met olduğuna sarîhan adem–i taarruzu, cemî’–i na’mâyı ihâtadan kusûr–i ibâreye ve hamdin zikrolunacak ni’mete tevehhüm–i ihtisâs–ı taallukundan ictinâb ile nefs–i sâmi’ her bir mezheb–i mümkine zâhib olmasını ihtiyâra mebnîdir.