1.
Dünya (hayatı), ilâhî isimler ve sıfatların insanda ve insan eliyle tecellisidir. Bu tecelli, insana verilmiş olan muhtelif kabiliyetlerinde bilkuvve mevcut olanın, farklı mertebelerde bulduğu/mevcut/kendisine verilen imkânları kullanması üzerinden bilfiil hale gelmesini ifade eder. Mevcudâtın aynî, zihnî, lisanî ve hattî olarak tasnif edilmesi, insanın kabiliyetleriyle doğrudan alakalıdır. Dünya’yı oluşturan veya dünyanın kendilerinden oluştuğu mevcudâtın aslı, bir cihetten aşkın olmakla birlikte, başka bir cihetten insandadır.
İnsana hayat verildiğinde, hayatla birlikte adım adım kabiliyetler de verilir. Bu kabiliyetlerle benzerini yapmak için temyizler yapıldığında, bulduklarıyla bilme ilişkisi kurulur. Biz bu süreci “dünyaya gelmek” olarak isimlendiririz.
İnsana verilen kabiliyetler kadar, tüm mertebelerde verilen/hazır bulduğu/mevcut imkânlar da kullanıldıkça, yeni imkânları açığa çıkarır. Kabiliyetler kadar diğer imkânlar da bir cihetiyle hakk ve hakikatle irtibatlı olmak zorunda ise de bazı insanlarda, bazı toplumlarda, medeniyetlerin bazı dönemlerinde, bu kabiliyetler ve imkânların Hakk ve hakikatle irtibatının ihmali veya inkârı söz konusu olabilir. Hakk ve hakikatle irtibatının üzerini örtmüş, ihmal veya inkâr etmiş bir dünya (hayatı), insanlığın kendi başına ördüğü bir çorap veya insanların kendileri için oluşturduğu “demirden bir kafes” haline gelir.
Hakk ve hakikatle irtibatı içinde hakkaniyete riayet edilerek kurulan ve Hakk ve hakikatle irtibatını her seviyede muhafaza eden bir hayat düzeni, dünya hayatı veya kısaca dünya, insanın fert, toplum ve tür olarak kemalini elde etmesinin hem vasatı hem de vasıtasıdır. Bu hayat düzeni, dünya, farklı vücûd/bulunuş mertebelerinde yeni gelenlere ve yeni gelen nesillere aktarılabilir. Yeni gelenler ve yeni gelen nesiller, öncekilerin müktesebatını, imkânları ölçüsünde temyiz ederek, benzerini yapmak, yani devam ettirmek üzere, üstlenirler. Kullanılmayan kabiliyetler ve diğer imkânlar, insanın kemali ile irtibatını kopardığı gibi, kendileri de kemalden eksik kalır.