Kapitalizmin Sorunlarını Aşan Bir Şirket Tasarımı İmkânsız mı?

Ahmet Ayhan Çitil

Ahmet Ayhan Çitil



Kapitalizmin nefs–i emmârenin tüm gücünü arkasına aldığı ve kendisini vazgeçilmez olarak dayattığı bir çağda yaşıyoruz. 

Hemen herkes kapitalizmin nimetlerinden vazgeçmeden zararlarını bertaraf etmeni yolunu arıyor. Bu yollar, sosyalizm gibi yeni bir üretim biçimine geçmekten mevcut üretim biçimini toplumsal kaygılarla uyumlulaştırmaya uzanan geniş bir tayf içerisinde aranıyor. Henüz geçerli, mâkûl ve uygulanabilir bir yolun bulunabildiğini söylemek oldukça güç. 

Köleliğin ya da feodalizmin hâkim üretim biçimi olduğu dönemlerde köleliği kaldırarak (ya da en azından bunu deneyerek) ya da derebeylerin iktidarını, hayrı esas alan bir bakış açısı marifetiyle sınırlamaya çalışarak insanlığa bir nebze nefes aldırabilmiş Müslümanlar da başlarına gelen (hatta apansız düşüveren) bu yeni üretim biçimi karşısında ne yapmaları gerektiğini tam olarak kestirebilmiş değiller. Sadece “böyle olmamalı” diyebiliyorlar ama – henüz – gerisini getiremiyorlar. Biz bu yazımızda “Ne yapabiliriz, ancak henüz yapabilmiş değiliz?” sorusu üzerine biraz kafa yormayı öneriyoruz. 

İnsan; arzulayan, arzuladığı şeylerin peşine düşerek hareket halinde kalan, arzu ettiği nesneleri var kılmanın yollarını bilfiil kılabilen ve bu itibarla da irade sahibi bir varlık. Kapitalizm de insanın bu yönleriyle gayet uyumlu, her türlü arzuyu kışkırtarak ve bu arzuların tatmini için gerekli yolları açarak kendini var kılan ve meşrulaştıran muazzam bir sistem. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun