İnsânî Varlığın ve Mânâsının Muktezası ve Mûcebi Olarak Yasa

Tahsin Görgün

Tahsin Görgün



1. 

Allah, âlemi yaratıp, yönetirken hiçbir şeye mecbur değil; hiçbir şey onu bir şey yaratmaya zorlayamaz. Dolayısıyla ilâhî irade, ancak ilâhî hikmet ile mukayyettir. Çünkü sadece ilâhî irade kendisini takyid edebilir. İlâhî irade ve kudretin müteallakı olarak evren/tabiat, cansız cisimler, bitkiler ve canlılar yanında bizim algılarımızın ötesinde irtibat kurmada âciz olduğumuz nice âlemler ve mevcudât için hikmete bağlı tedricî bir düzenlilik/yasallık teşkil eder. Allah, yasa/yasalılığın kaynağı iken/olduğu için, yasanın üstündedir. Mevcudât, ilâhî iradenin bir cihetten tecellisine denk düşer.

Allah tarafından irade, sınırsız geçerli; dolayısıyla yasa üstü bir konumda iken, iradenin müteallakı olarak mevcudât, neyse o olmak zorundadır. Vacibü’l–Vücûd, mutlak muhtar iken; mümkünü’l–vücud, iradenin taalluku cihetinden zorunludur. Daha başka bir ifadeyle, mevcut, olduktan sonra; mecbur/zorunlu, olmadan önce mümkündür; yani olduğundan daha farklı olabilir/di ama olan olmuştur ve kısaca olmuş, olmamış olmaz. 

Diğer taraftan olan/mevcut, mahiyeti itibarıyla mümkün olsa da bu durum, belirli bir itibarîlik taşır: Kendisinden öncesi cihetinden mümkün, kendisinden sonrası için zorunludur.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun