Sosyolojide Yasacı Açıklamanın Serencamı

Celaleddin Çelik

Celaleddin Çelik



Sosyal Bilimlerde Yasacılık ve Pozitivizm

Sosyoloji, modernlikle başlayan paradigmatik değişime özgü bir disiplin olarak ortaya çıktı. Avrupa’daki iki büyük devrimin toplumları sarsan sonuçları ve sorunlarının çözümü için adeta aşkın bir misyonla sahnede yer aldı. Bu süreçte neredeyse tüm sosyal bilimler; insan, varlık ve hayat üzerine modernlikle gelen epistemolojik ve ontolojik eksen değişimini meşrulaştırma işine koyuldu. Geçmişin tüm inanç, tasavvur ve idrâk sistemini bâtıl kılan modern bilimsel devrim, doğa yasalarındaki kesinlik ve evrensellik ölçütlerini yeni kutsallaştırmanın değerleri olarak yüceltti. Doğa bilimlerinin yöntemlerini takip eden başlangıç sosyolojisi, toplumsal olaylar ve olgular arasında öngörülebilir tekrarlanan ilişkileri evrensel mutlak yasalar olarak tahkim etmeye yöneldi. Tarihsel ve toplumsal değişimleri nedensellik ilkesiyle açıklayan bu ilk yasacı girişimler, sosyal bilimlerde niceliksel yöntem ve terminolojiyi hâkim kıldı. Buna göre, insânî eylem ve davranışlarla ilgili tüm sosyal süreç ve olaylar; ölçüm konusu, nesnel ve genelgeçer evrensel yasalarla açıklanacaktı.

Determinist nedenselliğe dayalı yeni epistemoloji sayesinde iki şey mümkün hale gelecekti; ilkin muhtemel sosyal olayları olgusal modeller içinde tahmin ederek geleceği tayin etmek, ikincisi ise sosyal problemleri nesnel evrensel formüllerle çözüme kavuşturmak. Sosyal yasaları ikame arzusu böylelikle geçmişin güvensizlik ve belirsizliklerini izale eden inanç ve geleneğin yerine benzer işlevi ifa eden yeni bir kutsallaştırma anlamına gelmekteydi. Bu ikame için insânî eylem ve yaşama dâir her şey ölçüm ve istatistiğe indirgenmiş, benzersiz tekillikler ve kültürel farklılıklar “toplumsal yasa”larla kurgusal formlara feda edilmiştir. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun