Fâtiha Sûresi Tefsirinden

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır



Allah Ma‘bûd–ı Hakk’ın ism–i hâssıdır. Daha doğrusu ism–i zâttır ve ism–i ‘alemdir. Yani Kur’an bize bu Zât–ı ecell u a‘lâyı, sıfât–ı kemâliyesi ve esmâ–i hüsnâsıyla tanıtacak, bizim ve bütün âlemînin O’na olan nisbet ve alâkamızı bildirecektir. Binâen‘aleyh müsemmâsı olan Zât–ı ecell ü a‘lâ kâinatın vücûdunda, bekāsında, tekemmülâtında bir illet–i ûlâ olduğu gibi “Allah” ism–i celâli de lisân–ı irfânımızda öyle bir mebde’–i hâs ve a‘lâdır. Hak teâlâ’nın vücûd–i ehadîsi tasdik olunmadan âlem ve nizâm–ı âlem his ve şuuru bir hayâlden, bir seraptan ve aynı zamanda def‘i nâkābil bir ıztıraptan ibaret kalacağı gibi “Allah” ism–i hâssı üzerinde tevhîd ü tensîk olunmayan ulûmumuz, fünûnumuz, bütün ma‘lûmât ve ma‘ârifimiz de iki ucu bir yere gelmeyen ve varlığımızı silip süpüren, perişan fikirlerden, mealsiz bir gubâr–ı intibâ‘dan ibaret kalır. Bunun içindir ki bütün ulûm ve fünûn küçük küçük birer mevzu etrafında ma‘lûmâtımızı tensîk ede ede nihâyet son tensîkte bir ilm–i a‘lâ ile bizi bir huzûr–ı vahdete i‘lâ etmek için çalışır durur. Cisim mefhûmunda madde ve kuvvetle hareket ve sükûn nisbetinde tevhid olunmayan bir ilm–i tabî‘î; bu‘d, mekân ve zaman nisbetinde, kemmiyet mefhûmunda toplanmayan bir ilm–i riyâzî; şuur mefhûmunda, cisim ve rûh nisbetinde toplanmayan bir ilmü’n–nefs; hâriç ve zihin nisbetinde, hak mefhûmunda toplanmayan bir mantık; hayr ve şer mefhûmunda, hüsn ve kubh vicdânında toplanmayan bir ahlâk; nihâyet illiyet nisbetinde ve vücûd mefhûmunda toplanmayan bir hikmet, bir felsefe bulamayız. Vücûd mefhûmunu tasavvur, illiyet nisbetini tasdîk ettirmeden bize en cüz’î bir hakikat bildirebilen hiçbir fen yoktur. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun