Süreç ve Gerçeklik (Process and Reality), deneyimin klasik yorumunu Platon ve Aristoteles köklerinden hareketle modern felsefenin Descartes–Kant çizgisine kadar ne gerçekçilikten ne de idealizmden vazgeçerek bilfiil varlıkları anlamanın, kavramanın imkânını genişleten yeni bir metafizik ve ontoloji teklifidir. Aynı zamanda Antik Yunan’dan itibaren farklı bağlamlarda ele alınan organizma felsefesini önceler ki, bunu, cansızı da oluşla ve nesnel ölümsüzlükle canlının dolayımsızlığında ele alarak yeni bir ontoloji teklifiyle yapar: “…her organizma bir muhitte/muhitle vardır.”
20. yüzyılın başlarında Whitehead, bu kitapta, gerçekliğe dair yeni ontoloji ve metafizik öznenin mekânsal, nesnel ve insanmerkezciliği yerine konumsal, öznel ve helozonik bir durumu, oluşu temellendirmiştir. Descartes’ın Tanrı’da birleştirmek amacıyla böldüğü ve Newton’ın mekanikleştirdiği tözü Platoncu pathos ve khora’yla yeniden kurgulayarak tek bir töz olduğunu göstermeye çalışır. Bunu yaparken aslında kendisinden sonra gelecekler için teklif ettiği metodoloji yazının, yargının, duyumun ve duygunun derinine inmek ve orada hepsinin bir olduğunu göstermeye çalışmaktır. O nedenle kitap spekülatif organizma felsefesine dâir özgünlüğünü büyük bir oranda klasik kavramlarla yazılmış yeni bir kavrayışla (“prehension”, “eternal object”, “feelings”, “concrescence”) sunmanın yanı sıra, ilk defa Whitehead tarafından kullanılmış kavramlarla da bu özgünlüğü pekiştirmektedir. Özellikle superject özel bir kullanıma sahiptir. Whitehead bu kavramla dönemin Kartezyen özne eleştirilerini de dikkate alarak özne ve nesne geçişliliğini önceleyen ve organizma felsefesine göre merkezsizleştirilerek yeniden konumlandırılmış öznesine işaret etmektedir.