Transhümanizm ve Gerçeklik: O mo karado

Esra Kartal Soysal

Esra Kartal Soysal



Transhümanizm insanın sınırlılığından hoşlanmaz. Fark edileceği üzere hoşlanma bir duygu ifadesidir. Transhümanizm bir duygudan yola çıkıp bir düşünce üretme çabasıdır. Ne var ki hangi düşünce ekolü başlangıçta bir duygudan neşet etmez? Hatta söz konusu olan bir duygular manzumesidir. Mesela transhümanizm aynı zamanda insanın sınırlılığına öfke de duymaz mı? Peki onun karşısında sergilenen muhafazakâr yönelimlerin insanın sınırlılığına veya sınırlarına karşı beslediği duygu sevgi mi, değer verme mi, kutsama mıdır? Sınırların sevilecek bir tarafı var mıdır? 

Sonsuz bilinmeyenli denklemin içine gözlerini tüm savunmasızlığıyla açan insan yavrusunda sükûnetin ilk tohumu, duyuları aracılığıyla bilgi toplamaya çalıştığı dış dünya kargaşasında ancak ilk bakım verenleriyle karşılaştığında belirir. İlk temas edilenlerde bulunan şey ilgidir (yine bir duygu), cangıla karşı o küçük korunaklı iç dünyayı kurmaya yarayan. Peki ya dış dünya ne ola? Düşüncenin felsefîleşmesinin doğumundan alırsak dış dünya gerçekliğin sahnesidir. Platon idealar teorisinden mütevellit idealist bilinir, yanlıştır; realisttir o da Aristoteles de. Realizm dış dünyaya zihnimizden bağımsız varlık verir; dolayısıyla kendinde bir gerçeklik de vardır. Felsefenin erken gençliği ise (modern epistemoloji) Kant’ın etkisinde daha ziyade idealisttir. Buna göre düşünen özne (insan), bilinen nesneye form verir, onu yapılandırır, hatta belirler. Düşünce bugün eski fizikalizmden mülhem yeni hikâyesine hazırlanıyor: Metaverse. İnsanların daha fazla bağlantıda olması hayaliyle bir gerçeklik deneyimleri karışımı olarak alt bilince sunulan yeni sanal evren. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun