Nebî Olmaksızın Özgürlük Tasavvur Edilebilir mi?

Ahmet Ayhan Çitil

Ahmet Ayhan Çitil



İçinde var olduğumuz kâinatta, arzulamayan, arzu etmeyen bir var–olanın özgürlüğünden söz edebilir miyiz? Arzu sahibi olmayan bir var–olan nedensellik zincirinin bir parçası olmanın ötesine geçebilir mi? Kanaatimizce böyle bir var–olan, kendisini belirleyen nedenleri, kendisinin nedeni olduğu başka var–olanlara aktaran bir kesişim noktası olarak tasavvur edilebilir ve bu itibarla “kendisinden” söz etmek dahi doğru olmayabilir. Lafın gelişi: “Elektronun kendisi şu fotoğraf filminde iz bıraktı” diyebiliriz. Kendi istediği için bırakmadı. Kendisini belirleyen kuvvetler kaçınılmaz olarak onu o fotoğraf filmine ulaştırdı, fiziksel olarak onunla etkileşti ve işte o iz ortaya çıktı.

Öte yandan, arzu edebilmek özgürlüğün yeter nedeni olamaz. Arzular olarak farkına varılanlar da, arzuların belki çok daha karmaşık süreçler içerisinde ama yine kaçınılmaz biçimde arzu sahibini sürüklemesi de bir başka tür nedenselliğin sonucu olabilir. Arzu sahibi olanlar da bir fotoğraf filminde gülümseyerek ya da ufuklara bakarak iz bıraktıklarında elektrondan çok farklı bir konumda olmayabilirler. 

Bir var–olanın özgür olmasının anlamı, arzusunun, bir nesnenin bilfiil kılınmasına bizzat vesile olmasıdır. O olmasaydı, kendisi olmasaydı ve kendisi karmaşık bir nedensellik zinciri içerisinde değil, kendisi olarak arzu etmeseydi bilfiil var ol–a–mayacak bir nesneden söz edebiliyorsak, işte o var–olan o eyleminde özgürdür. İrade sahibi olmak bu itibarla bir nesneyi bilfiil kılabilmekle kâimdir. Her irade sahibi arzular ama her arzulayanın irade sahibi olduğu söylenemez. 

Özgür olmanın, irade sahibi olmanın nihaî anlamı, var–olanın kendisini, kendi arzu ettiği gibi var kılabilmesinde aranmalıdır. Belki de bu nedenle klasik metafizik böyle bir özgürlüğü yalnızca ve yalnızca Tanrı’ya hasretmiştir: O, varsa, özgür olmalıdır. Ve O, ancak kendi kendisinin nedeni ise özgür olabilir. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun