Modern metafizikle birlikte yeni kodlar ve yeni şemaların mutlaklaştırıldığı ve evrenselleştirildiği muhakkak. Aşkın olanın ötelenmesi, numen-fenomen ayrımının mutlaklaştırılması, kutsalın hatta Tanrı’nın insan özelinde yeni bir içkin bağlama taşınması “yeni insan”a merkezî bir yer açtı. Her şeyin ölçüsünün “insan” olması, insanın “özneleşme” sürecini de başlattı. Ancak bu insan “bildiğimiz” anlamda insan değil, nitelikleri modern metafizikle kodlanan yeni, beyaz, evrimini tamamlamış, kapitalist, modernist, seçkinci/burjuva insandır.
Şüphesiz ki modern metafizik bağlamında bu süreç durup dururken olmadı. Hümanizm’in yeni insan tasavvuru, Reform’un yeni din tasavvuru, Rönesans’ın yeni yöntem arayışları olmasaydı Aydınlanma sürecinde insanın, dehâ/sanatkâr ve bilim adamı bağlamında özneleşmesi mümkün olmazdı. Ancak daha derin zeminde Hıristiyanlığın gerek bidayette gerekse nihayette Hz. İsa üzerinden inşa ettiği insana ulûhiyet atfetme çabasını, ulûhiyeti Tanrı’dan alıp insana hamletmesini, aşkın olanı aşkınsallığa mahkûm ederek âlemden insanı koparması ve yeni insanda insanı esas alan bir içkinliğe dönüştürmesini göz ardı etmemek gerekiyor. Bir başka deyişle Rönesans-Aydınlanma-Modernizm sürecinin insana yaratıcılık, dehâ hatta ilâhî bir imtiyaz atfetmesinin zemininde söz konusu bu ulûhiyet telakkisindeki köklü değişim vardır. Dolayısıyla Batı düşüncesi açısından asıl sekülerleşme insana ulûhiyet atfetmekle başlamıştır diyebiliriz.
Tanrı’yı, dini, tabiatı, varlığı büyüden ve sihirden arındırma süreci bir süre sonra rasyonelleşme ve sekülerleşmenin mutlaklaştırılmasına yol açarken, aşkın olanın anlamsızlaşması, ruhun zihne, zihnin beyne, gerçekliğin fenomenlere, Tanrı’nın, insanın ve var olanın “içine”, metafiziğin bilim ve rasyonel felsefeye, sanatın modern sanata indirgenmesine dönüştü ve paradoksal bir biçimde insanın da (ayrıcalıklı insanın) rubûbiyetine (özneleşme) yol açtı. Tanrı’nın tüm isim ve sıfatları insana atfedildi, insan özneleşirken insan mefhumu bağlamında birtakım nitelikler ve nicelikler üzerinden hiyerarşik bir ayrım da ortaya çıktı. Bir başka deyişle insan, ayrıcalıklı, nitelikli, farklı bir grubun inisiyatifine bırakıldı. Söz konusu özneleşme bu insan sınıfı için geçerlidir. Bu minvalde evrim teorisinin birinci derecede yeni bir metafiziğin zemini olduğu göz ardı edilmemelidir.