Metafiziğe yönelik eleştirilerin ve kuşkucu yaklaşımların bir kısmı, metafizik kapsamına giren ve duyular tarafından idrak edilemeyen bir kısım meselelerin insan aklı için de gaybî olduğu ve aklın başka bir bilgi vasıtasına yahut başka türden bir idrakle desteklenmeye ihtiyaç duyduğu mülahazasından kaynaklanır. Bu mülahazayı belirginleştirmek için metafiziğin bir disiplin olarak kapsamını kısaca özetleyelim.
Metafizik üç temel kısımdan oluşur. Birincisi, umûr-ı âmme veya ontoloji olarak adlandırılan varlığın genel durumlarının ele alındığı kısımdır. Varlık, yokluk, imkân, zorunluluk, imkânsızlık, tümellik, tikellik, illiyet gibi meseleler bu kısımda ele alınır. Bu kısım, metafiziğin kapsamına giren tüm nesnelerle yani mevcutların tamamıyla ilgili olup esas itibariyle insan aklına çeşitli yollardan gelen veriler üzerinde tefekkür edilmesiyle inşa edilir. Diğer deyişle bu kısımda, mantıksal tahliller yoğun olarak görülür. Zira algılar, zorunluluğu, imkânsızlığı, tümelliği, tikelliği veya nedenliği vermez. Duyulardan gelen verileri işleyerek onların imkân, imkânsız veya zorunluluk kategorilerden birine girdiğini yahut nedensel ilişkilere konu olup olmadığını akıl idrak eder. Bu anlamda bir şeyin zorunluluğu, imkânı, sebep ve sonuç oluşu, görülmez, işitilmez, tadılmaz, koklanmaz, dokunulmaz yahut bunlara benzer şekilde hayalin idrakine konu olamaz. Umûr-ı âmme kapsamına giren meseleler, belirli bir nesne olarak algıya konu olmadığından saf nazarî olarak idrak edilirler. Fakat aşağıda belirtileceği üzere Meşşâî filozofların kullandığı anlamda nefsin veya aklın idrakine konu olan verilerin duyu araçlarının getirdikleriyle sınırlı olup olmadığı tartışması ontoloji tartışmalarını etkiler.
Metafiziğin ikinci kısmı, fizik ve matematik bilimlerin ilkelerinin temellendirildiği kısımdır. Aslında ilkeler, metafiziğin umûr-ı âmme meselelerinin altında yeri geldikçe açıklandığından herhangi bir metafizik kitabında müstakil bir bölüm olarak yer almaz. Bu sebeple ilkelerin açıklanması, metafiziğin bir işlevi olarak da değerlendirilebilir. Bu kısım, felsefî metafizik, kelâm ve tasavvuf gibi küllî olma iddiasındaki disiplinlerin bulunduğu ilimler mecmuasına göre farklılık gösterebilir.