İbn Sînâ, Kitâbü’n-Nefs

Mehmet Zahit Tiryaki

Mehmet Zahit Tiryaki



İslam felsefesi ve düşünce geleneğinin en belirgin şekliyle varlık kazandığı ve yetkinliğine ulaştığı dönemin kozmolojisinde, Tanrı ve akıllar gibi sabit, değişmez, gayrı maddî ve gayrı cismanî varlıklar ile hareketli, maddî ve cismanî varlıklar arasında ikili bir ayrım yapılmaktaydı. Nefs, bu ikili ayrım bağlamında evrendeki sabit, değişmez, gayrı maddî ve gayrı cismanî varlıklar ile hareketli, maddî, cismanî ve değişken varlıklar arasındaki ilişkiyi gerçekleştirmek ve açıklamak için devreye sokulan bir kavram ve teori olarak göze çarpar. Dolayısıyla varlığa ve insana canlılık ve hareketin nasıl dâhil olduğunu açıklama noktasında nefs teorisi önemli bir işlev görür. Teori ayrıca bedensel ve fiziksel işlevlerimizin nasıl gerçekleştiğine yönelik bir ilke arayışı doğrultusunda nefsi bedensel ve fiziksel etkinliklerimizin kaynağı ve ilkesi kabul etmek bakımından da önemli bir rol oynar. 

İslam felsefesi geleneğinde nefs teorisine en yetkin halini vermiş filozof olan İbn Sînâ, teoriyi esas itibariyle Kitâbü’ş-şifâ’nın fizik bilimlerinin nefsle ilgili altıncı fenninde beş makale halinde ortaya koymuştur. İbn Sînâ’nın Kitâbü’n-nefs’i inşa edildiği dönemin bütüncül dünya görüşü açısından insan ve insanın etkinlikleri hakkında makul, nesnel ve ilmî bir anlayış sunmak amacıyla yazılmıştır. Metin bu yönüyle İslam felsefesinin klasik çağında genel olarak nefs özel olarak insan üzerine yazılmış ve hem yazıldığı dönemde hem de sonraki birkaç yüzyıl boyunca oldukça etkili olmuş en nitelikli felsefî çözümlemelerden birisidir. İbn Sînâ Kitâbü’n-nefs’te, bir nefsin, kendisiyle ilişki kurmaya hazır hale gelmiş bir bedenle birlikte nasıl var olduğundan başlayarak, hayatın bütününe yayılan her türden biyolojik, yaşamsal, duyusal, bedensel, fiziksel ve zihinsel etkinliğin nefs-beden birlikteliği içinde nasıl gerçekleştiğini felsefî olarak açıklamaya çalışmakta; bunun ardından genel olarak canlı varlıkları, özel olarak insanı oluşturan nefs ve beden şeklindeki iki temel bileşenin hayatın son bulduğu noktadan sonraki durumlarına ilişkin kendi içinde tutarlı bir açıklama sunmaya gayret etmektedir. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun