Tasnîf ile Tertîb Arasında: İrşâd, Miftâh ve Kevâkib

Şükran Fazlıoğlu

Şükran Fazlıoğlu



Eğitim yani terbiye bir toplumun, davranış manzumesini, öğretim yani talîm/tedrîs ise bilgi manzumesini –yaş aralıkları dikkate alınarak– mensuplarına aktarması anlamına gelir. Bu aktarımdan amaç, en derinde, o kültür ve medeniyetin süreklilik arzusudur. Bu süreklilik de ancak o kültürün birikimiyle hayatını süren ve ona göre tavır alabilen bireyler tarafından sağlanır. Bu nedenle eğitim ve öğretim ilkece, görülmek istenilen, hatta sahip olunmak istenilen insan tipinin kültür tarafından üretilmesi, yetiştirilmesi amacını taşır. Bunu sağlamak adına beceri ama daha çok değer kazandırmayı hedefleyen terbiye için, gelenek–görenek ve benzerlerini aktarmada başta aile olmak üzere toplumun tüm kurumları hep birlikte vazife yüklenir. Tedrîs ise adı ve türü ne olursa olsun bilginin aktarıldığı kurumların işlevidir. Ancak bunun için öncelikle aktarımı mümkün kılacak bir yöntem dâhilinde müfredat hazırlanması gerekir. Bu durum dün olduğu gibi bugün de böyledir.

XVII. yüzyılın ikinci yarısı ile XVIII. yüzyılda, Osmanlılarda, müfredata dair yazılan eserlere baktığımızda bunlara büyük oranda tertîb adının verildiğini görürüz. Ancak tertîbin yani müfredatın rastgele hazırlanmadığını tahmin etmek zor değildir. Dikkatli bir bakışla bu müfredatlar ile kültür ve medeniyetin ilim anlayışı arasında güçlü bir bağ olduğu görülür. Öyleyse müfredatın, dönemin ilim anlayışı ile ilimler arası ilişkileri dikkate alarak yapılan tasnîflerden hareketle hazırlandığı söylenebilir. Yani tertîb ile tasnîf arasında sıkı bir ilişki söz konusudur. Her nasıl ki, ilimlerin tasnifi mevcuda dair bilgiyle –başka bir ifadeyle dönemin Tanrı, Evren ve İnsan tasavvuruyla– doğrudan alakalıysa, tertib yani müfredat da ilimler tasnifine yön veren dönemin bilgi anlayışına göre şekil almıştır denebilir. Başka bir deyişle İslam medeniyetinde belirli bir coğrafî mekân ve zamandaki ilmî zihniyeti ve bu ilmî zihniyetin belirlediği müfredatı anlamak için bizatihi o dönemde takip edilen medrese müfredatı ile câri ilimler tasnifini paralel bir şekilde okumak gerekir. Hiç şüphesiz bu tasnif de kültür ve medeniyetin bizâtihi bilgi (ilm) tasavvurunu ve bilginin zâtî özelliklerine göre yapılan taksimini dikkate alır.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun